Gelibolu Tarihi Alan Başkanı Avukat İsmail Kaşdemir
ise konu ile ilgili olarak gazetemize yaptığı açıklamada,
Seyit Ahmet Sılay'ın Çanakkale Savaşları konusunda ki
deneyimine ve birikimine saygı duyduklarını
zaman zaman takıldıkları konuda telefonla
görüşerek bilgi aldıklarını söyleyerek,
Ancak Araştırmacı Ahmet Sılay'ın
muhalif duruşunu ve eleştirilerini de
saygı ile karşıladıklarını söyledi.
Çanakkale’de 2012 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılan
Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’nde 11 ayrı canlandırma odasıyla savaş günleri anlatılmıştı.
Araştırmacı Seyit Ahmet Sılay, kurgulamanın yanlış yapıldığını,
tarihi gerçeklerden uzak olduğunu belirtmesine rağmen sonuç alamamıştı.
Sılay, eksiklikleri rapor olarak hazırlayıp kamuoyu ile paylaşmış ancak yine değişiklik yapılmamıştı.
Tanıtım Merkezi’ndeki hatalı kurgulamaya ancak 5 yıl sonra değişim kararı verildi. Kararın gecikmesini eleştiren Sılay kaleme aldığı makalesinde geçmiş dönemde hatalı işi yapanlara “ödenen para, verilen itibar ne olacak” diye sordu.
İşte Sılay’ın o yazısı:
Yanlış, Teslim Almayın Demedik mi?
Seyit Ahmet SILAY
Bundan beş sene evvel Çanakkale Muharebe Alanı üzerinde bulunan Kabatepe’ ye, o dönem çok büyük paralar harcanarak daha sonra ismi “Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi” olacak olan bir simülasyon merkezi inşâ edilmişti.
Açılmadan kısa bir süre önce inceleme ve yapılanları seyretme imkânım olmuştu.
Çanakkale Muharebeleri 11 ayrı canlandırma odasında gerek simülasyon gerekse film olarak hazırlanmıştı.
İzlediğimde dehşete kapılmıştım. Yapılanların tamamı gerek tarihsel gerekse görsellik (silah, mühimmat, kıyafet, kurgu vs) açısından hatalar ve yanlışlarla doluydu. Hemen bir rapor hazırlayıp gerekli mercilere ulaştırma gayreti içine girdim. Gerek Vali gerekse yerel yetkililer hiç umursamadı.
Sadece bir odayı yeniden düzenleyip (O bölümde İtilaf ordusu donanması
Marmara Denizinden gelip Gökçe Adayı bombalıyordu) dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ a üç ay gecikmelide olsa 7 Haziran 2012 tarihinde açtırdılar.
Bu süreçte gerek yapımcı firmayla gerekse kamu yetkilileriyle çok sert tartışmalara girdim.
“Bu merkezi bu şekilde teslim alırsanız büyük vebâl altına girersiniz” uyarılarım küçümser tebessümle karşılık buluyor, ya da “kaç para istiyorsa verelim” noktasıyla aracılar devreye giriyordu. Bu tekliflere verdiğim cevaplara(!) karşılık, hakaret davası açmakla tehdit ediyorlardı.
Neticede bu, milletin parasıyla yapılan devletin işi ve konuda Çanakkale’ydi.
Hassasiyetim, bu topraklar için canlarını vermiş Şehitlerimize en güzelinin,
en doğrusunun yakışacağı düşüncesine sahip olmamdı.
Muhtelif zamanlarda bu konunun unutulmaması ve bir şekilde gündemde kalması
için sürekli yazılar yazarak gündemde tutmaya çalıştım. O dönem birçok yazılı basında bu raporum haber yapıldı.
Neticede kimse ciddiye almadı ve bu merkez, yüklenici firma tarafından;
“her şeyi ile eksiksiz ve tamamlanmış” denilerek teslim edildi.
Yetkililer de büyük bir gurur ve onur(!) içinde teslim aldı.
Aradan geçti beş sene..
Şimdi duyuyorum ki, tamamı hatalarla dolu olan
“Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi”ndeki simülasyon ve filmlerin yeniden yapılması için bir firmayla anlaşılmış.
Hayırlı olsun!
Bu düzenleme, elbette olması gereken, kimsenin itiraz edemeyeceği sevindirici bir haber.
Ancak, burada duralım.
Şimdi, sizler tüm ikâz ve uyarılara rağmen bu rezil işi oldu kabul ederek teslim alacaksınız.
Olmadık büyük paralar ödeyeceksiniz.
Danışman diye tuttuğunuz şahıs halâ aynı üniversitede unvanına unvan katacak.
Gerile gerile bu rezillikle övünecek, referansları arasına alacak.
Akabinde başka rezilliklere imza atacak (Bu, ayrı ve daha vahim bir konu.
Dosya Yargıtay’ da olduğu için şimdilik yazmıyorum.
Ancak karar ne çıkarsa çıksın bunun yaptığı rezilliği de yine burada ifşâ edeceğim)
Bu yanlışa ortak olup imza atan devlet yetkililerinin tamamı bir yerlerde sıfat atlayarak görev yapacak.
Ee..Sonuç?
Yaptıkları yanına kâr kalacak.
Yok öyle!
Eğer sen devletsen.
Bugün aldığın her bir nefesi, gerek yüzsene öncesi,
gerekse bugün toprağa düşmüş o şühedanın verdiği son nefes sayesinde alıyorsan,
bunlardan hesap sormak zorundasın.
Aralarında O, şehit ve gaziler kadar “bedel ödedim” diyen varsa ellerinden öperim.
Aksi halde bana, “devlet olmak” ne demektir? Açıklamak zorundasınız.
İknâ edemediğiniz bu fakir, her dâim sizlerden bunun hesabını sormaya devâm edecektir.
O da olmadı, Ahrette Şehit Teğmen İbrahim Naci, Şehit Yüzbaşı Bedri,
Erzurumlu Şehit Nuri Çavuş ve yüz binlerce şühedanın karşısında Allah’ a hesap verirsiniz.
Tabî bir nebze inancınız varsa.
KAYNAK YENİÇAĞ GAZETESİ