Tümamiral Cihat Yaycı'nın görevden alınmasının ardından sosyal medyada iki soru ortaya atıldı:
Mavi Vatan doktrini değişecek mi?
FETÖ'yle mücadele zaafa uğrayacak mı?
Bu iki soruyu yanıtlamak için Türk Donanmasının kabiliyetlerini iyi anlamak
ve kurmay kadrosunu tanımak gerekiyor.
Akademik çalışmaları ve hazırladığı FETÖMETRE ile
Deniz Kuvvetleri'ne önemli katkılar sunan Amiral Cihat Yaycı'nın
görevden alınmasının ardından, endişelerin ötesinde bir kampanya başladı:
"FETÖ istedi diye komutanlar alınıyor,
son yıllarda şahlanan Türk Donanmasının beli kırılıyor."
FETÖ'cülerin kendilerine bir güç atfetmek ve müritlerini
ayakta tutmak için yürüttüğü bu kampanya, gerçeklerle
yakından uzaktan bağdaşmıyor.
Türk Deniz Kuvvetlerinin imkan ve kabiliyetleri ile
FETÖ'yle mücadeledeki kararlılığını anlamak için,
yapılan çalışmaları bilmek ve kurmay kadrosunu tanımak gerekiyor.
FETÖ HAPİSANELERİNDE YATMIŞ AMİRALLER...
Türk Donanması, FETÖ kumpaslarının merkez hedeflerindendi.
36 Amiral, 115 subay ve 5 astsubay, bir gecede Balyoz kumpasıyla
ağır cezalara mahkum edildi.
Amirallere Suikast, Poyrazköy, Ergenekon, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Kafes,
Casusluk ve Fuhuş gibi davaları da katarsanız toplam 300 denizci hedefteydi.
Cumhuriyet Donanmasının son yıllardaki benzeri görülmemiş yükselişi,
ABD'nin gazabına uğramıştı.
Türk Donanmasının toparlanışı, Silivri ve Hasdal duvarlarının yıkılıp,
15 Temmuz'un bertaraf edilmesiyle başladı.
Kumpaslarda hedef alınan komutanlar yeniden dümenin başına geçti;
Özden Örnek, Soner Polat ve Cem Gürdeniz gibi amirallerin kattığı
vizyonla rotasını çizdi.
Bu süreçte Balyoz ve Ergenekon davalarında tutuklanmış
birçok deniz subayı görevlerine geri döndü.
Örneğin 2019 Yüksek Askeri Şurasında terfi eden amirallerin neredeyse hepsi,
FETÖ'nün hedefinde olan isimlerdi.
Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, İstanbul Askeri Casusluk Davasında hedef alınmıştı.
Üç yıl hapis yattı. Kumpas çökünce Harekat Başkanı oldu.
Mavi Vatan Tatbikatı'nı yöneten isimlerdendi.
Tuğamiral Emre Sezenler, Poyrazköy kumpasında ilk alınanlardandı.
Üç yıl yattı. Daha albayken amiral rütbesi takarak Birleşik Görev Kuvveti'ne komuta etti,
Kuzey Görev Grup Komutanı olarak görevine devam ediyor.
Tuğamiral Rafet Oktar, Balyoz kumpasıyla hedef alındı.
3.5 yıl hapis yattı. Örnek alınan bir subaydı.
Harekat ve Eğitim Daire Başkanlığı'na atandı.
Tuğamiral Refik Levent Tezcan, TCG Kalkan'ın komutanıydı.
Balyoz kumpasıyla hedef alındı.
Vardiya Bizde'yle birlikte arkadaşlarını, komutanlarını hiç yalnız bırakmadı.
Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı oldu.
Tuğamiral İmran Demirbilek, Askeri Casusluk'tan yargılandı.
Türkiye'nin ilk Çok Maksatlı Amfibi Çıkarma Gemisi TCG Anadolu projesinin
başındaki isimlerdendi. Geri döndü,
Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanlığı'na tayin oldu.
Tabi bu isimlere bir de FETÖ'yü çok iyi tanıyan
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve
Donanma Komutanı Koramiral Ercüment Tatlıoğlu gibi amirallerimizin
yönetimini ekleyin.
ABD ve FETÖ karşısındaki sağlam duruşlarıyla Cumhuriyetimiz için
güvence olduklarını kanıtlayan
Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Güler ve diğer komutanlarımızın da etkilerini düşünün.
Burada ismini sayamadığımız fakat FETÖ'nün hedefinde olan
yüzlerce komutanın görev başında olduğunu unutmayın.
İşte bu nedenle zaaf yönündeki iddialar, çok ciddi sonuçlar doğuracak yanlışlardır.
Hatta Türk Ordusu'na ve Donanma'ya karşı psikolojik harekat
olarak değerlendirilen dedikodulardır.
Ordumuzun FETÖ'ye karşı mücadelesini küçümsememek gerekir.
Kişilere değil kurumlara güvenilmelidir.
FETÖ'den en çok yara alan kurum Türk Silahlı Kuvvetleriydi.
Şimdi "FETÖ'cüler sevindi" diyerek,
FETÖ'ye umutlar verilmemelidir.
KARARLILIĞINA KİMSE DOKUNAMAZ
Türk Deniz Kuvvetlerinin Mavi Vatan doktrini de
sarsılmaz temeller üzerine inşa edildi.
Deniz Kuvvetlerinin arzu ve çabasının da ötesinde,
21. yüzyılın jeopolitik gerçekleri, büyük enerji kaynaklarının keşfi,
küresel hegemonyanın el değiştirmesi gibi süreçler Türkiye'yi Mavi Vatana itti.
Şimdi bunlardan kim vazgeçecek?
Balıklarımızı, petrolümüzü, doğalgazımızı, adalarımızı,
rüzgarlarımızı, akıntılarımızı kim terk edecek?
Mavi Vatan bir kere keşfedildi.
Son yıllardaki gelişmeleri kısaca hatırlayalım:
MİLGEM'den MİLDEN'e giden bir savunma sanayi atağı başladı.
Harpoon yerine Atmaca, Phalanx yerine Gökdeniz, Chaff yerine Kalkan üretildi.
Donanma diplomasisi ilk kez Karadeniz dışında işletildi.
Akdeniz Kalkanı Harekatı ile dünyaya bayrak gösterildi.
Kabına sığmayan Donanma, üst üste tarihinin en büyük tatbikatlarını gerçekleştirdi.
Kaynaklarımızı gasp etmeye gelen gemiler teker teker geri gönderildi.
Libya'daki savaşın seyri değiştirildi,
ABD ve destekçilerine bilek gösterildi.
Yelkenler bir kere rüzgarla dolunca, sizi kimse durduramaz.
SONUNA KADAR GÜVENİYORUZ
İşte bu yayınlar, Deniz Kuvvetlerimizdeki geleneğe bağlı değerli komutan
birikimine karşı güvensizlik yaydığı için, düşman propagandasına hizmet ediyor.
Komutanların moralini bozmaya yönelik bu tür propaganda karşısında,
Türk vatanseveri tarafsız kalamaz.
Bu konuda halkın güvenini sarsmaya yönelik yayınların
hangi çevrelerden kışkırtıldığı uyarıcı olmalıdır.
Bir an bile aklımızdan çıkartmayalım:
Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanımızı ve vatanımıza yönelik tehditlere
karşı gereğinde savaşacak olan komutanlarımız, görev başındadırlar.
Onlar, hem askeri yetenek, hem de moral değerler ve cesaret açısından
üstün niteliklere sahiptirler.
kaynak Aydınlık gazetesi