CHP'nin bitmeyen mücadelesi

İki çizgi arasındaki arasında bir parti:

Ulusal Haber Yayın: 14 Kasım 2025 - Cuma - Güncelleme: 14.11.2025 17:53:00
Editör -
Okuma Süresi: 5 dk.
Google News

Teori dergisinde yayımlanan makalesinde Prof. Dr. Atakan HatipoğluCHP tarihini şekillendiren temel dinamiği “iki çizgi mücadelesi” olarak tanımlayarak partinin kuruluşundan günümüze uzanan bütün kritik kırılmalarını bu çerçevede ele aldı. Hatipoğlu’na göre CHP, devrimi ilerletmeyi hedefleyen çizgi ile eski rejimle uzlaşan çizgi arasındaki mücadelelerin toplamı olarak okunmalı.

İKİ ÇİZGİ MÜCADELESİ

Hatipoğlu, devrimci bir partide fikir ayrılıklarının yüzeyde görünse de, arka planında iki farklı sınıfın karşı karşıya geldiği vurguladı. Devrimi tamamlamayı amaçlayan çizgi, devletçi-kamucu bir kalkınmayı savunurken; diğer çizgi, mevcut düzenle uzlaşmayı, liberal ve muhafazakâr eğilimlere yaslanmayı tercih ediyor. Hatipoğlu bu gerilimin “parti içi hizip rekabeti” olarak basitleştirilemeyeceğini, tarihsel-toplumsal koşullarla şekillenen köklü bir saflaşma olduğunu belirtiyor.

KURTULUŞ SAVAŞI: MANDACILIK-TAM BAĞIMSIZLIK ÇATIŞMASI

Hatipoğlu, CHP içindeki iki çizgi mücadelesinin kökenini 1919 Sivas Kongresi’ne ve Birinci Meclis’e kadar götürüyor. Kurtuluş Savaşı sürecinde Amerikan mandası yanlıları ile tam bağımsızlık çizgisinin çatıştığı, çetecilik ile düzenli ordu kurma anlayışının karşı karşıya geldiği, Meclis’te ise Birinci Grup (Müdafaa-i Hukuk) ile İkinci Grup arasında keskin bir saflaşma yaşandığı hatırlatılıyor.

Makale, İkinci Grup milletvekillerinin “yetki birikimi”, “demokrasi” ve “otoriterleşme” gibi kavramlara dayanarak Mustafa Kemal’in merkezi bir irade oluşturmasına karşı çıktığını, ancak bu tutumun özünde dönemin olağanüstü koşullarını kavrayamayan, muhafazakâr bir yaklaşım olduğunu öne sürüyor.

Hatipoğlu, bu dönemin özünü şöyle özetliyor:

“Mesele demokrasi-otoriterlik değil; devrimi başarıya ulaştırmak ile süreci yarıda bırakmak arasındaki tercihti.”

ATATÜRK DÖNEMİ: DEVLETÇİLİK – LİBERAL ÇİZGİ GERİLİMİ

Makale, Atatürk döneminin en kritik ideolojik çatışmasının devletçilik ile liberal ekonomi anlayışı arasında yaşandığını aktarıyor.

İnönü’nün öncülüğündeki devletçi çizgi, sanayileşmenin ve ekonomik bağımsızlığın devlet eliyle sağlanması gerektiğini savunurken; Celal Bayar ve İş Bankası çevresindeki liberal kanat, özel sektör öncülüğünü temel alan bir yaklaşım benimsiyordu.

Teori’deki yazıda Hatipoğlu şu ayrıntılara dikkat çekiyor:

1929 Buhranı sonrası devletçilik kaçınılmaz hale geldi.
1931 ve 1935 CHP kurultaylarında devletçilik ilke olarak benimsendi.
Liberal kanat tasfiye edilmediği için devletçilik farklı yorumlara açık kaldı.
Bu belirsizlik, ilerleyen yıllarda Demokrat Parti’nin yükselişine ve devletçilik ilkesinin özel sektöre kaynak aktarım mekanizmasına dönüşmesine zemin hazırladı.

İNÖNÜ DÖNEMİ

Atatürk’ün ölümünün ardından CHP’de yeni bir ideolojik çatışma dönemi yaşandığını belirten Hatipoğlu, 1938–1950 arasındaki süreci şu başlıklarla inceliyor:

1. MİHVER-MÜTTEFİK ANLAŞMASI

CHP içinde Alman yanlısı eğilimlerin güçlendiği, Sovyetler Birliği’ne karşı ideolojik bir mesafenin oluştuğu; buna karşın İnönü’nün aktif tarafsızlık politikası izlediği aktarılıyor.

2. SAVAŞ EKONOMİSİ VE VARLIK VERGİSİ

Refik Saydam dönemindeki yanlış ekonomik yönetimin büyük hoşnutsuzluk yarattığı, Saracoğlu dönemindeki Varlık Vergisi’nin ise sosyal adalet amacı taşımasına rağmen kötü uygulanarak tartışmalara yol açtığı belirtiliyor.

3. BURJUVAZİNİN İSTEKLERİ

Savaş döneminde zenginleşen sermaye kesimlerinin devletçilikten ve bürokratik denetimden rahatsızlık duymaya başladığı, 1946 sonrası çok partili hayata geçişin bu sınıfsal baskının bir sonucu olduğu vurgulanıyor.

Hatipoğlu’na göre bu yıllar, CHP’nin sağ-muhafazakâr bir çizgiye yöneldiği ve Kemalist devrimi ilerletme iradesinin zayıfladığı bir döneme işaret ediyor.

1980 SONRASI

Makale, CHP’nin 1980’lerle birlikte ideolojik dönüşümünü tamamladığını belirtiyor. Bu tarihten sonra partinin Kemalist devrimi ilerletme hedefinin tamamen terk edildiği, parti içi tartışmaların “iki çizgi” niteliğini kaybederek hizip ve kadro mücadelelerine dönüştüğü ifade ediliyor.

Hatipoğlu, CHP’nin artık “devrimi tamamlama iddiası olan bir öncü parti değil, sosyal demokrat bir kitle partisi” olarak konumlandığını yazıyor.

CHP’NİN TARİHİ VE İKİ ÇİZGİ ARASINDAKİ GERİLİMİN TARİHİ

Prof. Dr. Atakan Hatipoğlu’nun Teori dergisindeki makalesi, CHP’nin yüz yıllık siyasi serüvenini kişisel çekişmelerin değil, sınıfsal yönelimlerin belirlediğini savunan kapsamlı bir analiz niteliğinde. Hatipoğlu’nun değerlendirmesine göre Bir çizgi, devrimin devamı, devletçilik, ekonomik bağımsızlık ve merkezi irade geleneğini savundu.

Diğer çizgi, liberalizm, yerinden yönetim, piyasa ekonomisi ve eski düzenle uzlaşma eğilimine yaslandı.

Bu çatışma, Kurtuluş Savaşı’ndan çok partili hayata, Demokrat Parti’nin yükselişinden 1980 sonrası dönüşüme kadar CHP’nin bütün kritik kararlarını ve politikalarını belirledi.

 

Ek Fotoğraflar
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.