CHP İL Kadın Kollarından Açıklama

CHP İl Kadın Kolları Dünya Çocuk hakları günü bağlamında bir açıklama yaptı.

Yayın: 20 Kasım 2024 - Çarşamba - Güncelleme: 20.11.2024 15:01:00
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Takip EtGoogle News

Çanakkale CHP İl Kadın Kolları Dünya Çocuk hakları günü bağlamında bir açıklama yaptı.

İşte o Açıklama:

Bugün, 1989 yılından bu yana BM tarafından kabul edilen 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü. Bugünün amacı; dünyanın her yerinde yaşamını zor koşullar altında
geçiren, yaşam mücadelesi veren, yoksulluk içinde yaşayan çocukları korumak ve
sefaletin, savaşın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukların
koşullarını iyileştirmektir. Türkiye ise 1990 yılında ‘Çocuk Hakları Sözleşmesini’ kabul
etmiş ve uluslararası bağlayıcılık kazanmıştır. Ancak bu sözleşme de tıpkı diğer
sözleşmeler gibi Türkiye’nin uluslararası bağlayıcılığının olduğu fakat ‘gelir, geçer’
olarak görülen sözleşmelerden biri olarak rafa kaldırılmıştır.

Rafa kaldırılmıştır diyoruz çünkü ne 2011 yılında yürürlüğe koyulan 'Çocukların
Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesi' olan Lanzarote ne “6284 varken İstanbul Sözleşmesine ne gerek
var?” dedikleri 6284, ne de bizleri bugün açıklama yapmamız için buraya toplayan
günün bağlayıcı sözleşmesi olan Çocuk Hakları Sözleşmesinin gereklilikleri
uygulanmıyor. Gereklilikler uygulanmazken bizler bir avuç toprağın üstüne atıldığı
çocukların yasını tutuyor, olay yeri haline getirdikleri bebek küvözleri için mahkeme
salonlarında adalet arıyoruz. Ancak geldiğimiz noktada adalet birilerinin elinde
oyuncağa dönüşmüş, çocuk hakları, insan hakları ayaklar altına alınmış, imzacı
oldukları bağlayıcı sözleşmelere de tıpkı meclis önergelerine dedikleri gibi ‘HAYIR’
denmiş, ülke acı içindeyken kendileri için her türlü imkanı kullananlar; 5 çocuğu 18
kez ziyaret etmelerine rağmen alevlere mahkum etmiştir. Halkın feryadı da isyanı da
sarayın kapısından içeri girememiştir.

Bugün geldiğimiz ‘kör’ noktada iktidar; kaybolan çocukların verisini vermeye tenezzül
etmezken, sorumlusu olduğu çocuk istismarlarını ve çocuk katliamlarını ‘kınamaktan’
başka bir şey yapmazken, kahkahalarla çocuk istismarlarını araştırmayı reddetmiştir.
Bugün geldiğimiz ‘kör’ noktada iktidar; 22 yıllık acının hesabını vermek yerine ‘hayret
bir şey anlayamıyorum’ demiştir. İnanın bizler de hayret ediyoruz. Ancak biz
anlıyoruz. Ahmak dediğiniz bu ülkenin her ferdi anlıyor. Sizin neden anlamadığınızı
da, çocuk cinayetlerini araştırmaya neden ‘HAYIR’ dediğinizi de anlıyor! Yarattığınız
toplumsal çürümenin sebebini de anlıyor; Leyla’yı, Rabia Naz’ı, Oğuz Arda’yı,
Müslüme’yi ve sorumlusu olduğunuz binlerce çocuğun kaybını neden unutturmaya
çalıştığınızı da anlıyor.

Gelelim iktidarın günlerdir sessizliğini koruyan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına. 5
çocuğun yangında hayatını kaybettiği gün mecliste nöbetçi Bakandınız. Bu acı durum
hakkında tek bir açıklama yapmayıp, makamınıza ziyarete gelen milletvekillerinizi
ağırladığınız görseller paylaştınız. Siz ünvanınız olan Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı ifadesinin neresindesiniz? Ne Aile’de ne de Sosyal Hizmette değilsiniz.

Olaydan 1 gün sonra ‘Güçlü Aile, Güçlü Toplum, Güçlü Türkiye’ başlığı altında Ailenin
Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu’nun ‘İLK’ toplantısını
gerçekleştirdiniz. Siz göreve geleli neredeyse 18 ay oldu ve aileyi korumakta,
güçlendirmekte şimdi mi aklınıza geldi?

Sayın Özdemir, artık ne aile var ne toplum ne de güçlü bir ülke. Bebekler küvözde
öldürüldü, çocuklar yanarak öldü, genç bir kız annesinin gözü önünde vahşice
katledildi, küçücük bir çocuğun bedeni küçücük bir köyde 19 gün sonra bulundu,
Leyla’ya kıyanların tek bir tanesi bile tutuklu değil ve siz tek bir açıklama yapmadan
18 ay sonra ilk kez toplantı yapıyorsunuz. Siz ülke yangın içindeyken hala tek kelime
etmeden Yenidoğan çetesi davasından 1 gün önce Çeşme 7. Olağan İlçe
Kongrenizde gülerek poz veriyorsunuz. AK Parti umudun, icraatın, geleceğin adıdır
diyorsunuz. Sayın Özdemir, siz icraat derken, 18 kere gittiğinizi iddia ettiğiniz ancak
tek bir icraatta bulunmadığınız o evde 5 çocuk YANARAK (!) hayatını kaybetti. Siz
gelecek derken geleceği çalınan onlarca bebek küvözdeyken öldürüldü. Çıkmışsınız
milyonlarca insanın aklıyla dalga geçercesine hala umut diyorsunuz. Günler sonra
İzmir’e gidip yanarak ölen 5 çocuğumuz hakkında tek bir açıklama yapmazken çıkıp
“kapsayıcı sosyal politikalarla hizmet sunmaya devam edeceğiz” diyorsunuz. Siz
hangi sosyal politikadan hangi hizmetten bahsediyorsunuz? Bizler 18 Kasım’da
Bakırköy Adliyesinde bebek katillerinden hesap sorarken siz nasıl bir Aile Bakanı
olarak tek kelime etmiyorsunuz?

Günler önce, sessizliğinizi ya sorularımıza ithafen bozup istifa etmenizi ya da
suskunluğunuzla istifa etmenizi söylemiştik. Suskunluğunuzu korudunuz ancak istifa
etmediniz. Şimdi sorularımızı da tekrar soruyoruz, istifanızı da tekrar talep ediyoruz.
Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının
yayınladığı 2024 Bütçe Teklifi raporlarından elde ettiğimiz, yani sizlerin verilerine
ilişkin sorularımızı makamınızda misafir ağırlamaktan ve ilçe kongrelerine gitmekten
fırsat bulup cevaplayacağınızı ümit ediyoruz! İlk olarak, OECD verilerine göre
Türkiye’deki 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içindeyken Bakanlığın ‘Çocukların
Korunması ve Gelişiminin Sağlanması’ programında sosyal ve ekonomik destek ile
ailesi yanında desteklenen çocuk sayısı nasıl 170 bin olmaktadır? Nasılın cevabını
bütün ülke yanarak hayatını kaybeden 5 çocuğumuz ile aldı. Ancak sizin cevabınız
ne olacak?

İkincisi, TÜİK’e göre Türkiye’deki kadın işsiz yüzdeliği %12,4 iken
Bakanlığın yoksullukla mücadele etmek adına ‘işe başlama yardımından yararlanan
kişi sayısı’ nasıl 120 olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke kağıt toplamak zorunda
kalan bir annenin çocuklarını kaybetmesi üzerine ‘yaşam tarzı’ ile suçlanması bahane
edilerek aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak?

Üçüncüsü, 2023 yılında Bakanlığın
başlangıç ödeneği 150 milyona yakın bir para iken bunun sadece 98.758 milyonu
kullanılmış. 2024 yılında ise 334 milyon bütçe teklifinde bulunmuşsunuz. Biz, bu 99
milyona yakın ödeneğin ne kadarının tahtalarla kaplanmış bir evde 5 çocuğunu
büyütmeye çalışan bir aileye kullanıldığını onların içler acısı sonunda gördük. Ancak
sizin cevabınız ne olacak? Siz bu aile hayatını kaybetmeden önce neredeydiniz? Bu
aile 334 milyonun neresinde, siz neresindesiniz? Bahsi geçen 119 bin Türk lirası ne
için ve hangi zaman aralığında ödendi?


Ya suskunluğunuzu sorularımıza ithafen bozup istifa edin ya da ülkeyi içinde
bıraktığınız yangını görüp suskunluğunuzla istifa edin!

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.